Nevzat Aydın; Yemeksepeti.com Genel Müdürü, Bilgisayar Mühendisi, İnternet Girişimcisi.
1976 yılında İstanbul'da doğan Nevzat Aydın, Bursa Anadolu Lisesi'ni bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne giderek Silikon Vadisi'ndeki University of San Francisco'da MBA eğitimi aldı. Amerika'da bulunduğu dönemde e-ticaret ile ilgili gelişmeleri takip eden Aydın, yemeksepeti.com projesini hayata geçirmek üzere Türkiye'ye döndü. Nevzat Aydın halen Türkiye'de e-ticaret alanında çığır açan yemeksepeti.com'un genel müdürlüğü görevini sürdürüyor.
Nevzat Aydın, yemeksepeti.com’un kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar dolayısıyla 2010 yılında CNBC-e Business dergisi tarafından “Türkiye’nin En Başarılı Genç Girişimcisi” seçildi. Nevzat Aydın, 2010 yılında ABD Başkanı Barack Obama’nın 26-27 Nisan tarihlerinde gerçekleştirdiği Girişimcilik Zirvesi’ne tüm dünyadan davet edilen 150 girişimci arasında yer aldı. Nevzat Aydın aynı zamanda 22 ülkede yayınlanan Dragons’ Den Türkiye programının 5 ‘ejderi’ arasında bulunuyor. Yemeksepeti.com, Microsoft ve DorukNet tarafından düzenlenen Altın Örümcek Web Yarışması'nda 2004 ve 2005 yıllarında "En İyi Web Sitesi Ödülü"nü kazandı. Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’da MBA okumaya giden Nevzat Aydın, burada aklına gelen bir iş fikrini uygulamak üzere Türkiye’ye döner.
Türkiye’de Yemeksepeti.com fikri nasıl ve hangi amaçla doğdu? Proje nasıl gelişti?
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Daha sonra, okul zamanından beri merak duyduğum, “Dünyada internet projeleri nerede, ne şekilde doğuyor?” diye merak ettim ve bunu yerinde incelemek istedim. Bu sebeple, 2000 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne, Silikon Vadisi’ne gittim. Silikon Vadisi’ndeki University of San Francisco’da MBA eğitimi aldım. O dönem orada bulunmam bir şanstı benim için. Çünkü o devir; internet firmalarının hem ciddi anlamda büyüdüğü, hem de nispeten düşüşe geçtiği bir dönemdi. Orada kullanılan modellere benzer bir şekilde Türkiye’de paket servis ve internetle ilgili bir proje yapmak üzerine 2000 yılının haziran ayında Türkiye’ye döndüm. Önce, pazar ile ilgili araştırma yaptım. “Böyle bir projeye yer var mı, ne şekilde ve ne şartlarla bu projeyi konumlandırırsam başarılı olabilirim?” diye düşündüm. Ardından, konuyla ilgili bir ekip kurduk ve 2001 yılı ocak ayında Yemeksepeti.com’u hizmete açtık.
Sizin için yurtdışında eğitim almış olmanın avantajları oldu mu, artı olarak neler kazandırdı?
Yurt dışında eğitim almış olmanın avantajından çok bahsedemeyeceğim. Çünkü Amerika’da okuduğum okul ve aldığım eğitim ciddi anlamda fark yaratacak bir şey değildi. Ama yurtdışında zaman geçirmenin, daha doğrusu Silikon Vadisi’nin havasını solumanın bana çok şey kattığını ve vizyon anlamında beni çok geliştirdiğini söyleyebilirim. Türkiye’deki birçok üniversite de eğitim anlamında çok iyi durumda. Hayatımda, pozitif anlamda beni etkileyen faktöre baktığımda bunun; Boğaziçi Üniversitesi’nde okumak olduğunu söyleyebilirim. Boğaziçi Üniversitesi, ardından Silikon Vadisi… Bunlar, benim Yemeksepeti.com’u kurmamdaki çok önemli iki faktör.
Yemeksepeti.com’u kurarken ne gibi sorunlarla karşılaştınız, mesleğinizin zorluklarından ve olası sorunlara hazırladığınız çözüm önerilerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
2000 yılında, Yemeksepeti.com’a benzer, internetten paket servis yapan bir projeyi Türkiye’de konumlandırmak hakikaten zordu. Çünkü insanlar, internetten yemek servisinin ne olduğunu tam olarak bilmiyorlardı. Özellikle restoran tarafında, “Size internetten sipariş göndereceğiz” dediğimizde çok ilginç tepkilerle karşılaştık. “İnterneti koyacak yerim yok, benim bu restoranda!” diyenler de oldu. Çünkü onu, buzdolabı gibi bir şey zannediyorlardı. Hatta “Restorana bilgisayar koyup, onun üzerinden sipariş verilecek” denildiğinde, “Benim bilgisayarla uğraşacak elemanım yok!” diyenler dahi oldu. Bunlar bir tarafa, insanlar siparişi verdikten sonra bizi aramaya başlıyorlardı. “Ben sipariş verdim ama hakikaten gelecek mi?” diye. İnternete ciddi bir güvensizlik vardı. Kredi kartı insanlar tarafından çokça kullanılmıyordu ve kredi kartı deyince akıllarına online şekilde ödemek geliyordu. Ama Yemeksepeti.com’un sloganı, “Kredi kartı bizi hiç ilgilendirmiyor” idi. Dolayısıyla aslında herhangi bir şekilde kredi kartını kullanmadan insanların yemek siparişi verebileceklerini vurgulamak istiyorduk. Ama burada da yanlış anlaşılmalar oldu. “Peki, o zaman siz bu işi niye yapıyorsunuz? Benden para almıyorsanız, kimden alıyorsunuz?” diye Yemeksepeti.com’a sorular geliyordu. Ama ne zaman ki 2005-2006 yıllarında bilgisayarlar daha da yaygınlaşıp evlere girince; internet, toplumun daha sık kullandığı bir iletişim aracı haline geldi. O zaman da Yemeksepeti.com geniş kitleler tarafından kullanılmaya başlandı.
İnternet projelerinde başarılı olmak isteyen gençlere neler önerirsiniz? Mesela staj yapmak sizce gerekli midir?
Çok araştırmalarını ve çalışmaya istekli olmalarını öneririm. Aslına bakarsanız çok da şanslılar. 2000′li yılların başında en bilinen problem bilgiye ulaşabilmekti. Yeterince bilgi yoktu etrafta. Şimdi çok fazla bilgi var. Ama bu sefer de doğru bilgiyi içinden çekmek önemli hal aldı. Akıllarına gelen ve yapmak istedikleri projenin başka ülkelerde ne gibi aşamalardan geçmiş, benzer neler var, nasıl bir ihtiyaca hitap ediyorlar bunu çok iyi incelemeleri gerekiyor. Staj; iş hayatını tanımak, network oluşturmak, işlerin işleyişi hakkında bilgi sahibi olabilmek adına önemli. Yapmamaları gereken ise; ne olursa olsun yapmış olayım diye hakikaten kendilerine katkıda bulunmayacak birtakım firmalarda staj yapmaları. Çalışmak istedikleri sektörde uygun vizyonda staj yapsınlar.
Sosyal sorumluluk anlamda yer aldığınız çalışmalarınız nelerdir?
Sosyal sorumluluk alanında kendimize has bir çalışmamız var. Yemeksepeti.com’dan verilen siparişlerde not kısmında bir bölüm ve orada “Bana servis getirme” diye bir alan var. Restoran tarafındaki sıkıntılardan biri de siz evde olup normal çatal, bıçakla yemek yiyebildiğiniz halde restoranın size paket içerisinde plastik çatal bıçak servisi getiriyor olması. Yemeksepeti.com’dan günde 30 bin sipariş verildiğini varsayarsak, bu duyarlılık sayesinde boşu boşuna plastik çatal-bıçak tüketimini engellemiş oluyoruz. Önümüzdeki dönemde Yemeksepeti.com’un yeni bir sosyal sorumluluk projesi olacak. Orada da istenilen herhangi bir kuruma bağışta bulunulabilecek. Tabi, kendi çalışanlarımız arasında birbirlerine gönderdikleri maillerin altında “Çıktı almayınız” gibi basit anlamda sosyal sorumluluk projelerimiz de var.
İnternet bizlere ne gibi fırsatlar sunuyor? Gençler için internet nasıl bir avantaj haline gelir?
İnterneti kullanmayı iyi bilen ve bilmeyen arasındaki fark giderek açılıyor. Benim zamanımda bilgi kaynakları ansiklopedilerdi. Evinde ansiklopedisi olanla olmayan arasındaki bilgi farkı ciddi anlamda büyüktü. Şimdi interneti olan genç sayısı interneti olmayandan çok. Fakat fark interneti iyi kullanabilenlerle, kullanamayanlar arasında. Bu fark hem vizyon anlamında, hem de bilgi anlamında. Tüm bunlardan daha da önemli olan, internetten elde edilen bilginin nasıl kullanılacağı. Bunları fırsata çevirebilmek insanların, özellikle de gençlerin elinde.
Biraz da Yemeksepeti.com’un “Kampüs” projesinden bahsedelim…
5-6 aydır yürüttüğümüz çok başarılı giden bir proje. Kısa zamanda öğrenciler arasında sık kullanılan bir proje haline geldi. Şu anda günde üç-dört binden fazla öğrenci her gün kampüs üzerinden sipariş veriyor. Kampüs projesi Yemeksepeti.com üzerinde bulunan restoranların kampüs lokasyonlarını, kampüs içerisinden yapılan siparişte indirim verdiği bir proje. Birçok restoranda yüzde ondan yüzde yirmiye kadar farklı indirim oranları var. Katılımcı restoran sayısı da binin üzerinde. Yani kampüste yaşayan öğrenciler ya da yakınındaki yurtlarda yaşayan öğrenciler Yemeksepeti.com üzerinden vermiş oldukları siparişlerde normal siparişlerine göre indirim kazanıyorlar.
Serap ÖCAL / Kampüs Dergisi
Kaynak: http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=109405
Not: Yemek Sepeti, dünyanın en büyük online yemek sipariş platformu Delivery Hero'ya 598 milyon dolara satıldı (2015). Nevzat Aydın, Yemek Sepeti sitesindeki görevine devam ederken, Delivery Hero'nun yönetiminde de görev aldı. Satıştan sonraki ilginç nokta, Nevzat Aydın'ın satıştan elde edilen paranın 27 milyon dolarını 144 çalışanına paylaştırmasıydı...