Kimdir?
Bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak çok zor şartlar altında büyüdü, fakirliği iliklerine kadar yaşadı, ama 1985 yılında Forbes dergisi tarafından “dünyanın en zengin insanı” olarak seçildi!
Walton kendi hayatını “Made in America” adlı kitapta kaleme aldı. Başarılı ve sıra dışı olan her insan kamuoyunda hayranlar yaratacağı gibi düşmanlar da yaratır. ABD’nin önemli başkanlarından Woodrow Wilson’un dediği gibi: “Eğer kendine yeni düşmanlar yaratmak istiyorsan, büyük bir değişimi başlatmaya kalkış”. 1918 yılında dar gelirli bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen, gençliğini Büyük Depresyon döneminde geçiren, zor şartlar altında ama başarılı bir öğrenci olarak Missouri Üniveritesi ekonomi bölümünü bitiren Sam Walton’ın şirketi Wal-Mart için de aynı şey geçerli. Bugün ABD’de Wal-Mart aleyhinde söylenmeyen negatif laf neredeyse yok. Ama buna rağmen tüketiciler Wal-Mart firmasını her yıl daha fazla tercih ediyorlar ve şirket 2008 krizinden sonraki dönemde bile en hızlı büyüyen şirketlerden biri olma özelliğini koruyor. Çok zor şartlar altında büyüyen, fakirliği iliklerine kadar yaşayan, ama 1985 yılında Forbes dergisi tarafından ‘dünyanın en zengin insanı’ olarak seçilen Walton için ne söylenirse söylensin, başarısının altında yatan yönetim anlayışının temellerini bilmek bizler için çok daha önemli.
Başarısının kitabını yazdı
Walton’un kendi biyografisini yazmış olduğu ‘Made in America’, bence sadece perakende değil tüm iş kollarında faaliyet gösteren her seviyedeki çalışanın veya patronun okuması gereken çok önemli bir kitap. Ben bu kitabın Türkiye’de yayınlanması için bayağı uğraştım. Yakın tanıdığım bir yayınevi sahibine kendi kitabımı hediye ettim ve kitabı hızla Türkçe dilinde yayınlamasını istedim. Bir süre sonra beni aradı ve bunu yayınlamayacağını söyledi. Sebep? Wal-Mart çalışanlara adaletsiz davranıyormuş! Dedim ki “sevgili kardeşim, bırak da o konuyu Wal-Mart çalışanları düşünsün... Bize lazım olan bu kadar başarılı olan bir adamın yönetim anlayışının sırları.” Kaldı ki Sam Walton çalışanlarıyla çok paylaşıcı bir iş anlayışına sahip olan bir patron olarak bilinir. İnşallah bu yazıdan sonra birileri bu kitabı Türkçe dilinde yayınlar.
Ayda 75 Dolar Maaş
Neyse... Walton 1940 yılında üniversiteyi bitirdiğinde JC Penny isimli perakende mağazasında ayda 75 dolar maaşla çalışmaya başlıyor. Ama çok yakında patlayacak olan 2’nci Dünya Savaşına asker olarak katılmaya karar verip istifa ediyor. Askerlikten sonra, 1943 yılında Helen Robson isimli hanımla evleniyor. Helen’in Sam’den istediği tek şey, nüfusu 10.000 kişiyi geçmeyen bir kasabada yaşamak. İşte bu seçim nedeniyle Sam, mağazalarını kırsal alanlarda ve banliyölerde açmaya karar veriyor. Tabii sonra sadece ABD’nin değil dünyanın her yerinde mağazaları oluyor.
Walton 1945 senesinde, kayınpederinden borç aldığı 20.000 dolarla Ben Franklin isimli ve adına ‘varyete mağazası’ denilen ilk bakkal dükkânını satın alıyor. İşte bu ilk bakkal dükkânını işletirken kendisini başarıya götürecek olan en önemli farklılaşma sırrını keşfediyor: Düşük Fiyatlar. Bu ısrarlı odaklanma, Wal-Mart şirketinin başarısının en önemli temelini teşkil ediyor. Zaten bu bakış açısıyla Walton perakende sektöründeki ilk büyük yeniliği geliştiriyor: Aracıları ve toptancıları es geçip doğrudan üreticilerden tedarik etmek ve böylelikle tüketiciye çok ucuza ürün satmak. Ayrıca kâr marjını düşük ve istikrarlı bir seviyede tutmaya karar verip, toplam kârı arttırmak için ciroyu büyütmesi gerektiği gerçeğini kavrıyor. Basit iktisat kuralı: Toplam Kâr= Birim kârı x Satılan toplam birim sayısı.
Saat 4.30'da işbaşı yapardı
Walton, ilk Wal-Mart mağazasını 1962 yılında açıyor. Mağaza o kadar başarılı oluyor ki mal sahibi, mülkü kendi oğluna devredeceği bahanesiyle kira kontratını yenilemiyor. Bu da Walton için hayatın çok önemli ikinci bir dersi oluyor: Gayrimenkulün sahibi olma gerekliliği. Bunun için pilotluk lisansı alıyor, çift motorlu bir Cesna uçağı sahibi oluyor ve uçağı bizzat kendisi kullanarak yatırım yapmayı planladığı kasabaların üzerinde her fırsatta uçarak en uygun mağaza arsasını tespit etmeye çalışıyor. Walton’u başarıya götüren en önemli unsurların başında elbette çok çalışkan biri olması yatıyor. Her sabah 04:30’da kalkıp işe başlar ve çoğu kez gece yarılarına kadar çalışırmış. Zenginliğin beraberinde gelen lüks yaşam Walton’u hiçbir zaman etkilememiş. 1960’lı yıllarda, daha henüz işin başlarındayken Bentonville kentinde satın aldıkları mütevazı evde eşiyle birlikte tüm yaşamları boyunca yaşamayı tercih etmişler.
"Her zaman düşük fiyatlar, her zaman..."
Wal Mart’ın başarısının arkasındaki en önemli unsurlardan biri ülkenin en ücra köşesine bile mağaza açması oldu. “Her zaman düşük fiyatlar, her zaman” sloganı ise en büyük kozu olmuştur.
Wal-Mart’ı BAŞARIYA GÖTÜREN unsurlar...
- Toptancıyı aradan çıkarttı
Wal-Mart, alışılmış perakende mağazalarından oldukça farklı olarak işe başlamış olan bir model. Amaç, olabilecek en düşük fiyata tüketicilere mal (ve hizmet) satmak. Bunun için perakendecilik statükosunda neler varsa hepsini kökünden sorgulamış ve çoğunu radikal anlamda değiştirmiş olan bir şirket. Birincisini az önce söyledim: Doğrudan üreticiden tedarik.
- Bilgisayardan önce stok sistemi
İkinci en önemli yenilik, rafları stoklama yaklaşımları. Wal-Mart’tan önce zincir mağazalarda mallar önceden sipariş edilir, raflara dizilir ve müşterilerin bu malları satın almaları beklenirdi. Sam Walton bu sistemin maliyetlerini arttırdığını herkesten önce görüp, satış verileri üzerine bir stok sistematiği geliştirme yoluna koyuldu. Wal-Mart bilgi-işlem yatırımının en fazla olduğu perakende şirketi olarak kabul edilir. Ama bilgisayardan çok önce bile Walton mağaza satış bilgilerini manuel olarak toplar ve siparişlerini satıştan gelen bilgilere göre yenilerdi. Yani piyasaya bir şeyleri dikte etmek değil, tam tersine piyasadan öğrenmek Sam Walton’un en önemli hasletiydi.
- Lojistiğe çok önem verirdi.
Walton, perakende işinin esasen bir lojistik işi olduğunu herkesten önce keşfeden ve bu alanda son derece odaklı araştırmalar ve yatırımlar yaptıran bir patrondu. Örneğin P&G şirketiyle birlikte çalışıp, bu şirketin ürünlerinin stoklamasına yönelik olarak yazar kasalardan gerçek zamanlı olarak P&G ürünlerinin satış bilgilerini gönderip, stok yönetimini bu bilgilere göre yapmayı daha o yıllarda düşünebiliyordu. Bugün adına ‘kategori yönetimi’ denilen bu sistematiğin de çok önemli bir öncüsüydü. Ayrıca, günümüz lojistik sektöründe olmazsa olmaz bir öge olarak kabul edilen ‘cross-docking’ lojistik sistematiğinin yaratıcısı da Wal-Mart’tı.
- Servete rağmen mazbut hayat
Sam Walton, 1992 yılında kanserden yaşamını yitirdi. Forbes’in dünyanın en zengin adamı olarak ilan ettiği Walton, yayınlanan otobiyografisinde şunları söylüyordu: “Rakiplerimin gemi benzeri yatları var... Ama ben kendimi hiç yat alacak kadar zengin görmedim. Hayatımı hep mazbut yaşadım. Çünkü ben tüketemeyenlere satış yapıyorum, aşırı tüketenlere değil. Eğer tüketemeyenlerin dünyasından uzaklaşırsam onların ruh halini anlama becerimi kaybederim.” İşte size piyasa ve müşteri-merkezli bakış açısının nihai örneği.
Walton’un 10 ilkesi
Çalışanını mutlu eden, hep kazanır
Wal-Mart, 408 milyar 214 milyon dolar ciroyla geçen yıl da dünyanın en büyük şirketi olma özelliğini sürdürdü. Bu cirodan 23.95 milyar dolar vergi öncesi ve 14.33 milyar dolar vergi sonrası kâr elde etmiş olan şirketin eleman sayısı 2 milyon 100 bin. İnanılmaz bir başarı öyküsü. Bu başarının arkasında Sam Walton’un öncülüğünü yaptığı ve kendi sözleriyle anlattığı şu ilkeler yatıyor:
1. Kendinizi işinize adayın: “Kendi noksanlıklarımın çoğunu işime âşık olmak suretiyle aştım. Sabahları işe şevkle giden birinin yapacağı işin neticesi her zaman çok daha başarılı olur.”
2. Şirket kârını tüm çalışanlarınızla bir şekilde paylaşın: “Tüm çalışanlarınızın şirketin hissesine sahip olmalarına gayret edin... Ödül olarak hisse senedi vermeyi öncelikli düşünün.”
3. Şirket bilgilerini çalışanlarınızla paylaşın: “Ne kadar çok bilirlerse o kadar iyi anlarlar. Ne kadar iyi anlarlarsa o kadar özen gösterirler. O zaman da onları kimse durduramaz.”
4. Şirketinizdeki her çalışanı dinleyin, onların önerilerine kulak verin: “Müşteriye en yakın olanlar, mağaza platformunda çalışanlardır. En iyi müşteri bilgisi onlardadır.”
Çalışana "Bravo" demek bedava!
5. Çalışanlarınızın başarılarını mutlaka takdir edin: “Maddi tatmin elbette önemlidir, ama insanlara başarıları karşısında söyleyeceğiniz birkaç övücü söz paradan çok daha kıymetlidir. Üstelik bedavadır.
6. Müşteri ihtiyaçlarındaki değişimleri yakından izleyin: “Oturduğunuz yerden şirket yönetmek çok tehlikelidir. Mağazalarınızı gezin, müşterileriniz hakkında en fazla bilgiyi edinin, müşteri bilgisi yoğunluklu bir kurum haline gelin.
7. Müşterilerinizin beklentilerinin sürekli olarak ilerisine geçin: “Eğer böyle yaparsanız bıkmadan usanmadan size geleceklerdir. Ne istiyorlarsa onlara verin. Hatta biraz daha fazlasını verin.
8. Maliyetlerinizi tüm rekabetten daha iyi kontrol edin: “Bu sizin en önemli rekabet üstünlüğünüz olabilir. Biz 20 yıl arka arkaya ‘maliyet/satış’ oranının düşüklüğü konusunda ülke birincisi olduk.
9. Tutumlu olun: “Şirketinizin içine tutum kültürünü mutlaka yerleştirin.
10. Akıntının tersi yönde yüzün: “Herkes Mersin’e gidiyorsa siz tersine gidebilmeyi düşünün. Geleneksel bakış açılarını boş verin. Sıra dışı düşünün, sıra dışı davranın.
“Başarı, sıra dışı düşünenlerin ve insanlara insan gibi davranmayı bilenlerin hakkıdır”
Kaynak: http://www.kigem.com/koylu-cocuk-nasil-zenginler-ligine-girdi.html