Stewart Butterfield
Slack
Stewart Butterfield - Slack'in kurucusu. İş dünyasında ekip içi iletişimi dönüştüren bir platform geliştirdi.
Slack CEO'su Stewart Butterfield, “Başarılı bir startup’ın CEO’su olmak berbat bir şey” diyor ve ekliyor: “Riskler giderek artıyor.” Bu sözler, Accel Partners’tan Andrew Braccia ile yaptığı röportajda ve Startup Grind Global Konferansı’nda izleyicilerle paylaşıldığında hem heyecanla hem de kahkahalarla karşılandı. Bununla birlikte Slack’in durumu sadece iyi olmakla kalmıyor; Ocak 2013’te kurulan şirket, Adobe, The New York Times, HBO ve Expedia gibi büyük firmalarda hızla popüler hale geldi ve Slack’in değeri 3 milyar doların biraz altında kaldı, belki de bu zor bir durumdur.
Butterfield’a Göre Bilgisayarın Tarihi
Butterfield, bilgi işlem tarihini anlamadan Slack’i tam olarak kavrayamayacağınızı söylüyor. İnsanlık, ilk başta dar bir amaç için tasarlanmış cihazlar üreterek işe başladı. Örneğin, hesap makineleri yalnızca aritmetik problemleri çözmek için üretilmişti ve başka bir amaçla kullanılamazdı. Butterfield, bu dönemi "uygulamaya özel bilgi işlem" aşaması olarak adlandırıyor.
Daha sonra, işletmeler ve tüketiciler tarafından kullanılan MS Office gibi baskın iş yazılımlarının öncülük ettiği ikinci aşama, "belgeye özgü bilgi işlem" oldu. Belgeye özgü bilgi işlemin ardından Twitter, LinkedIn gibi ağlar tarafından başlatılan ve ses, metin ve video gibi esnek, dinamik iletişim araçlarıyla karakterize edilen "ilişkiye dayalı bilgi işlem" aşamasına girdik.
“Günümüzde işlemcilerin çoğu, insanların birbirleriyle konuşmasını kolaylaştırmak için çalışıyor” diyen Butterfield, ilişkiye dayalı bilgi işlemin, bilgi işlemin evriminde tamamen yeni bir aşamayı işaret ettiğini belirtiyor.
Slack, bilgisayarın gelişiminde bir sonraki aşamayı mı temsil ediyor? Butterfield bu kadar ileri gitmemeye dikkat ediyor ancak Slack’in iki anlamda yeni bir tür işletim sistemi olduğuna inanıyor:
Birincisi, cihazlarımız aracılığıyla iletişim kurma biçimlerimize yeni bir yapı sağlıyor. Konuşmalar, gerçek dünyadaki gibi katılımcılar tarafından ayrıntılı ve sosyal açıdan akıllı bir şekilde kontrol edilebiliyor. İkincisi, Slack, insanların hedeflerine ulaşmalarına, bu hedefleri takip etmelerine ve yönetmelerine yardımcı olan bir “eylem motoru” işlevi görüyor.
Butterfield’a İlham Veren Nedir?
Butterfield, özünde bir filozoftur ve tüm filozoflar gibi net düşünmeye ve titiz analize önem verir. Bu alanda hem lisans hem de yüksek lisans derecelerine sahip olan Butterfield, Cambridge Üniversitesi’ndeki lisansüstü çalışmalarında bilişsel bilim ve zihin felsefesine odaklanmıştır.
Peki bu eğitim Butterfield’ı bugün nasıl etkiliyor? Öncelikle felsefe eğitimi, zorlu iç tartışmalardan ekibini en iyi şekilde motive etmeye dair, daha geniş endişelere kadar Slack’te karşılaştığı iç zorluklarla başa çıkmasında ona rehberlik ediyor.
Butterfield’a göre felsefe eğitimi çok önemli çünkü “insanları anlamaya her zaman ihtiyaç olacaktır.” Etrafındakileri anlama arzusu, Slack’te büyük faydalar sağlıyor.
Şirket, çeşitli ölçeklendirme zorluklarıyla karşı karşıya kalırken Butterfield, "tekerlekler yerinden çıkmadan" bir işi büyütmenin neden bu kadar zor olduğunu basit bir şekilde açıklıyor: “Bir grup insanı bir araya getirin, bu Sineklerin Tanrısı gibidir.”
Belki de en önemli ders şudur: Ekibinizdeki herkesi neyin motive ettiğini anlamaya çalışırsanız ve dürüstlük ve empatiyle liderlik ederseniz, gerçekten dünya çapında bir şirket kurabilirsiniz. Bu şirket mükemmel olmayacaktır, çünkü onu inşa eden insanlar kusurludur. Yine de bu tür şirketlerin, Butterfield’ın dediği gibi “yapmaları gereken işi” üstlenme olasılığı daha yüksektir.
